1-Brezilyalı din bilimci Leonardo Boff ile Dalai Lama arasındaki kısa, fakat anlamlı söyleşi:
(Leonardo, “Din biliminde hürriyet” akımının geliştiricilerinden birisidir.) Bir masa etrafında oturmuş din ve hürriyet hakkında fikir alışverişinde bulunurken merak ve birazda hınzırlık olsun diye Dalay Lama ya sordum.
-Kutsal efendim, sizce en iyi din hangisidir? Tibet Budizmi ya da Hristiyanlıktan çok daha eski dinler demesini beklerken Dalai Lama durdu, gülümsedi ve gözlerimin içine bakarak:..
-“En iyi din seni tanrı ya en çok yakınlaştırandır. Seni daha iyi insan yapan hangi dinse, en iyi din odur!”
Bu kadar bilge bir cevap karşısında şaşkınlığımdan kurtulmak için devam ettim.
“Daha iyi insan derken?”
Dedi ki: Yani insanı daha insaflı, daha duygusal, daha sevgi dolu, daha merhametli, daha sorumlu, daha etik kılan din hangisi ise, işte en iyi din odur!
Bir an sessiz kaldım!..Bu gün bile bu bilge ve kaçınılmaz cevabı takdir ve hayranlıkla anımsıyorum.
“Dostum, hangi dinden olduğun, ya da ne kadar dindar olduğun beni zerre kadar ilgilendirmez. Beni ilgilendiren ailene, işine, çevrene ve hatta dünyaya karsı duruşundur.”
Mutlu olmak kader değil, seçeneğindir!
Ve sohbeti şöyle sonlandırdı:
“Düşüncelerine dikkat et, çünkü onlar SÖZ olur.
Sözlerine dikkat et, çünkü onlar DAVRANIŞ olur.
Davranışlarına dikkat et, çünkü onlar ALIŞKANLIK olur.
Alışkanlıklarına dikkat et, çünkü onlar senin KARAKTERİNİ oluşturur.
Karakterine dikkat et, çünkü o senin KADERİNİ oluşturur.
Kaderine dikkat et, çünkü o senin YASANTIN olur.
Ve……
Gerçekten daha iyi din yoktur.”