YAŞ ALMAK GÜZEL ŞEY!

1 Ekim tarihinin Uluslararası “Dünya Yaşlılar Günü” olduğunu, Yaşlılık komitesi Derneğinin şahsıma yazdığı bir mektuptan öğrendim. Eşim ile bana, ülkemize katkılarımız nedeni ile 2019 Yılı Örnek Kıdemli Vatandaş ödülü vermek istediklerini,katılımımızdan mutluluk duyacaklarını ve törende “Yaşam ustalığı” konulu bir konuşma yapmamı beklediklerini anlatan güzel bir mektup idi. Altmış yaş üzerine verilen bu ödülü almamanın ve törene katılmamamın organizasyonu düzenleyenlere ve seçici kurula nezaketsizlik olacağını düşünerek kabul ettim.
Yıllara meydan okusakta, toplumdaki yaşlı algısını değiştirmenin hem yaş alanlar hemde onunla yaşayanlar açısından ne denli zor olduğunu fark ettim.
Konuşmama “Yaş almak güzel şey!” diye başladım. Eşimin de, benimde birer köy çocuğu olduğumuzu, Yüksek öğretmen okulunda yollarımızın kesiştiğini ve bir süre öğretmenlik sonrası ticarete atılıp ülkemizin yerli ve yüzde yüz Türk sermayeli ilk akaryakıt dağıtım şirketi Opet’i kurduğumuzu anlattım. Yılları kendimize değil, topluma adadığımızı, yaptığımız sosyal sorumluluk projelerini ve bana atfedilen sözlerden en çok “Atatürk’ün kızı” sözünü sevdiğimi ve hayatımı ona layık bir Türk kadını olmaya adadığımı söylediğimde salonda ağlayan gözlere alkışların eşlik ettiğini görerek duygulandım.

Yaş almak güzel şey!

-Yıkılmadım hayattayım diyerek bu günlere gelebilmişsek, zamanın gücüne direnebilmiş ve ezilmemişsek zamanın ağırlığı altında, herbirimiz bir yaşam ustasıyız aslında.

Yaşlanmadık, yaş aldık!
Zamanın bilgeliğini ve bize öğrettiklerini kabullendik!

-Keskin sirke küpüne zarar misali elimizle yaptıklarımızı dilimizle yıkmamayı öğrendik.
-Her yaşın bir dönemeç, her dönemecin bir başlangıç olduğunu öğrendik.
-Başkalarının başarmasına yardımcı olmadan başarılı olunmayacağını öğrendik.
-Karşılıksız nice sevdalar olduğunu ve aşkın ne denli dar bir kavrama sıkıştırıldığını öğrendik.
-En büyük derslerin doğada var olduğunu, doğa ile dost olmak gerektiğini öğrendik.
-Başkalarının göremediklerini görmeyi, beklentileri artırmak yerine kabullenmeyi öğrendik.
-İyi insan olmanın önemini ve yöntemlerini, erdemini öğrendik.

Şimdi de zaman
görevlerimizi hatırlatıyor ve sorguluyor!

-Yılların bizlere kattıklarını, biriktirdiklerini paylaşmak ve yeni nesillerle aramızdaki uçurumu, yemyeşil platolara dönüştürebilmek olmalı görevimiz.
-Beyin, beden ve ruh sağlığının önemini daha iyi kavradık artık. Onları koruma yollarını öğrenmek ve uygulamak görevimiz.
-Birilerinin dünyaya gelişine, birilerinin yeniden doğuşuna neden olabilmenin mutluluğunu yaşadık. Şimdi dik durabilmek, yaşama gülümseyerek bakabilmek ve hep sevmek görevimiz.

Artık;
-Ben olmasaydım bunlar olmazdı diyeceğimiz çok şeyler olsun istiyoruz.”İz bırakmak istiyoruz.”
-Kişiliğimizden taviz vermeden kendinden vermenin hazzını yaşamak istiyoruz.
-Gençler ümitle, yaşlılar anıları ile yaşar sözünü kabullenmiyor bizde yeni umutlar yeşertmek ve o umutları beslemek istiyoruz -Ardımızda fırtınalar, gözyaşları değil, barış-huzur dolu bir dünya bırakmak istiyoruz.
Yaş almak güzel şey.
Ne mutlu bize!
*****
Sonuç mu?
Gözlerdeki ışık ve boşa geçmeyen ömre saygı.